Romanlar okunsun diye yazılır... Hurihan Gönüldensever’in yazığı romanın yayınevlerindeki macerasını tek solukta okuyacak, romanların ve yayın dünyasının günümüzdeki haline hem gülecek, hem ağlayacaksınız.
Bir sistem eleştrisi olan bu kitap popüler kültüre hizmet eden araçları kullanırken aslında sizi size şikayet etmektedir. Leylâ Yıldırım’ın kendi öyküsünden esintiler de barından öykünün içinde zaman zaman şaşıracak zaman zaman kızacak zaman zamansa üzüleceksiniz.
“Ne tuhaf öyle değil mi? Hayallerle yazıyor, gerçeklerle yıkılıyoruz. Hayal kurmadan yaşanmaz diyor, gerçekleri dayatıyoruz. Hayalleri yakıp bir kavanoza dolduruyor, küllere gerçek diyoruz. Sıçayım ben böyle gerçeğin içine…”
Bir sistem eleştrisi olan bu kitap popüler kültüre hizmet eden araçları kullanırken aslında sizi size şikayet etmektedir. Leylâ Yıldırım’ın kendi öyküsünden esintiler de barından öykünün içinde zaman zaman şaşıracak zaman zaman kızacak zaman zamansa üzüleceksiniz.
“Ne tuhaf öyle değil mi? Hayallerle yazıyor, gerçeklerle yıkılıyoruz. Hayal kurmadan yaşanmaz diyor, gerçekleri dayatıyoruz. Hayalleri yakıp bir kavanoza dolduruyor, küllere gerçek diyoruz. Sıçayım ben böyle gerçeğin içine…”
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
“Henüz dünyaya gelmemiş olan ruhlar birlikte cennette yaşar, her şeyi görür ve bilirlermiş. Minik ruhlar sıranın kendileriniz gelmesini bekler, beklerken de arkadaşlık ederlermiş. Bu arkadaşlıkları doğuma kadar sürer, bu sürede dünyayı gözetlerler, orada yaşamanın hayalini kurarlarmış.
Doğum sırası gelenin yanına unutuluş meleği gelir, “Şşşt” diyerek parmağını dudaklarına dokundurduktan sonra onu doğuma uğurlarmış. Unutuluş meleğinden geriye bir iz kalırmış, her ruh ömrü boyunca bu izle yaşarmış. O iz dudaklarının üzerindeki çukurmuş, anlamı ise her şeyi unuttuğunmuş.
Cennette arkadaşlık eden ruhlar her şeyi unutsalar da arkadaşlıklarından kalan huzuru unutmazlarmış. Gün olur dünyada karşılaşırlarsa gönülleri onlara bunu hatırlatırmış.
Doğum sırası gelenin yanına unutuluş meleği gelir, “Şşşt” diyerek parmağını dudaklarına dokundurduktan sonra onu doğuma uğurlarmış. Unutuluş meleğinden geriye bir iz kalırmış, her ruh ömrü boyunca bu izle yaşarmış. O iz dudaklarının üzerindeki çukurmuş, anlamı ise her şeyi unuttuğunmuş.
Cennette arkadaşlık eden ruhlar her şeyi unutsalar da arkadaşlıklarından kalan huzuru unutmazlarmış. Gün olur dünyada karşılaşırlarsa gönülleri onlara bunu hatırlatırmış.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
“Büyük başarı hikâyeleri, hep başarısızlıktan geçer.”
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Kendi kendine, "Ne tuhaf öyle değil mi?" diye söylendi. “Hayallerle yazıyor, gerçeklerle yıkılıyoruz. Hayal kurmadan yaşanmaz diyor, gerçekleri dayatıyoruz. Hayalleri yakıp bir kavanoza dolduruyor, külleri gerçek addediyoruz. Sıçayım ben böyle gerçeğin içine..."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Kavuşmasız hasretlikler çekenler bilirdi özlemenin acısını, yüreği yakışını... Destan, annesizliğe eklediği özlemleriyle on koca yıl yaşamayı başarmıştı. Kendi kendine söylendi, "Olmadı işte anne!"
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
KİTABIMIN KENARI Bu Bir Başarısızlık Hikâyesidir!
Kendi kendine söylendi, “Siz hiç hayatınızda başarısız oldunuz mu? Mutlaka olmuşsunuzdur. Ben de oldum. Başarıya giden yolun başarısızlıklardan geçtiğini bilirim ama benimki imkânsızlıklardan geçti. Ve hâlâ kendimi başarmış hissetmiyorum. Nasıl hissedebilirim ki…”
Kendi kendine söylendi, “Siz hiç hayatınızda başarısız oldunuz mu? Mutlaka olmuşsunuzdur. Ben de oldum. Başarıya giden yolun başarısızlıklardan geçtiğini bilirim ama benimki imkânsızlıklardan geçti. Ve hâlâ kendimi başarmış hissetmiyorum. Nasıl hissedebilirim ki…”
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Ne zaman yazar olunurdu?
Bir kitabı yazdığında mı yoksa o kitap basıldığında mı?
Peki, okuyanlar bu denklemin; neresinde dururdu?
Okunması önemli miydi yoksa: popüler olan kitapların değersiz olması mı gerekirdi?
Bir kitabı yazdığında mı yoksa o kitap basıldığında mı?
Peki, okuyanlar bu denklemin; neresinde dururdu?
Okunması önemli miydi yoksa: popüler olan kitapların değersiz olması mı gerekirdi?
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Anne kaybı yaşayan her insan gibi kendini bulduğu yalnızlık çukurundan on yıldır çıkmayı başaramamıştı ne yazık ki. Soğuktu her yan. Annesinin sıcaklığı her geçen zamanda biraz daha ondan uzaklaşmıştı. Çevresindekilerin acıyan bakışlarını istemediğinden güçlü görünmeye özen göstermiş, içine gömmüştü her şeyi. Geriye sadece öfke kalmıştı. Hiç sorgulamamıştı bildiğinin doğruluğunu.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
“Artık öyle telifle yayıncılık mı kaldı hanımefendi. Veriyorsunuz parasını basılıyor kitabınız. Uğraşmıyorsunuz yayıncı, editör, kapris, red...”
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
“Bırak Allah aşkına, şu hayat üniversitesi olayını. Hayat üniversitesinde de, normal üniversitede de başarının sırrı kitap okumaktır. Siz okumaya okumaya düşünmeyi unuturken el âlem aldı başını gidiyor. Hepiniz ayakta ya da televizyon karşısında uyuyor, uyutuluyorsunuz."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
"Bu nasıl bir düzen böyle?" diye söylenirken kurallarını koymadığı bu dünyada ne yapabileceğini kestiremiyor, asıl yenilmişliği şimdi yaşıyordu. Artık amacına giden bir yol göremiyordu. Onun yoldan saydığı sadece bir hayal imiş ve artık ona da sahip değilmiş gibi geliyordu.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
"Aslında ne konuşacağımı bilmediğim için susuyorum. Bir de havanın tadını çıkarıyorum. Bu kentin yazlarını çok severim. Etrafa sinen hanımeli kokusunda sarhoş olmamak zor, hele ki güneşin elini eteğini çektiği bu saatler daha bir nazlanır kentin ruhu... Rüzgâr ılık ılık dolanır tenlere ve fısıldar kadim lisanlardan içine işlemiş melodileri kulaklara... İnsanların umursamazlığına aldırmaz doğa, tüm haşmetini, güzelliğini sergiler işte... Her mevsim ayrı ayrı..."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
"Ben annemin kızıyım," derdi her daim, "Babam sadece imalatıma yardım etmiş o kadar."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
"Ölen sen olmayınca ne kolay değil mi umudunuzu kaybetmeyin demek!"
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
“Grilerin olsun diye uğraşıyorum belki de…”
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Atölyenin kapısından içeri girdiklerinde gözlerine inanamadılar. Bir gümüş takı atölyesindeydiler. Etrafa saçılan gümüş tozları orayı olduğundan daha gizemli bir yere çevirmişti. Büyük masaların üzerinde rengârenk taşlar, az sonra bir araya gelecekleri gümüş yüzük haznelerine konulmayı bekliyordu. Her masanın başında çalışan bir usta vardı. Önlerinde duran gümüş tabakaları incelikli işlemlerden geçirip hayran olunası takılara çeviren bu adamlar, zanaatlarını sihir ve hayal gücüyle birleştiriyorlardı. Orada olan kesinlikle buydu.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Gece o hanede mutlu geçiyordu. Tepelerindeki yıldızlar, bu üç çaresiz, bu üç kanadı kırık kızın tek gecelik hayattan çaldıkları mutluluklara şahitlik ediyordu.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Sizler yayıncılığı kirleten birer virüs gibisiniz ve bunu ortadan kaldırana dek durmayacağız. Kitapların yeri kâğıtlardır ve tüm kopyalarınız silinmiştir."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
“Bir zorda kalan edebiyattı onu da el birliğiyle yok ediyoruz. O da artık kolay olmak üzere. Son can çekişmelerini yaşıyor."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Dayanmak zorundasın! Şimdi zamanı değil. Duydun mu beni?
Yapacaklarımı yapacağım ve sen buna engel olamayacaksın. İster beğen, ister beğenme bu şekilde olacak ve o zamana kadar..."
Yapacaklarımı yapacağım ve sen buna engel olamayacaksın. İster beğen, ister beğenme bu şekilde olacak ve o zamana kadar..."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Hurihan, gözlerinden süzülen yaşlara aldırmıyormuşçasına tebessüm etti. Aslında gözlerinin önünde canlanan anılardı. Yaşadıklarını anlamlı kılan, sahip oldukları öyküleri ve ondan arta kalan dostluklarıydı. Onlar sayesinde hayallerinin peşinden koşmuştu ve o sabah anlamıştı ki uzun süredir bir lanet olduğunu düşündüğü bu yetenek, ona verilmiş bir hediyeydi. Gerisi büyük çaba ve biraz da şansın yardımıydı.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Ben yazar olmak istemiyorum. Yazmak istiyorum sadece. Kelimelerin etrafıma saçılmasını seviyorum. Onların arasındaki öykünün ortaya çıkışını izlemeyi... Kutup ışıkları gibi, büyülüdür yazmak..."
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Yazarken yitirdiği gecelerden bir tanesi daha geçip gitmişti. Uzun yıllardır gün ağarana dek çalıştığı için olsa gerek, artık vücudu gece ile gündüzü karıştırıyordu. O ise buna kayıtsız kalıyordu çünkü yazmak yaşam şekli, geceler ise onun zamanıydı.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Hikâyenin içinde soluk almaya başladığından beri bir yanı dışarıdaki hayattan hep kopuk olmuştu. Çevresindekilere göre tüm bunlar onun acayiplikleriydi sadece. Herkes gibi olmayışının dışlanmışlığı ile mahallenin ayrık otuydu. İnsanlar onu hem sever, hem de ondan uzak dururdu.
Leylâ YILDIRIM Kitabımın Kenarı
Kategori: Kitapların İçinde Yolculuk
Etiketler: Kitabımın Kenarı, Leyla YILDIRIM, Sola, Leyla
Tarih: Cumartesi, Mart 18, 2017






















